• 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • 9
  • 10
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10
Kalbimin sağ köşesi...

 

 

 

 

 

 

 

 

4 Şubat 2005 Cuma akşamı.. saat 17.00.... haftayı kendime göre iyi bitirmişim, odamdan çıkmaya hazırlanıyorum.. birazdan kızım ve karımla yemeğe gideceğim, yemeği erken yiyip, akşam Antep maçını evde keyifle seyretmeyi planlıyorum... masamın çekmecesini çekiyorum.. elime içinde iki tane kalmış kırmızı Marlboro paketi geliyor.. seviniyorum.. şimdi bir kırmızı patlatmak acaip
keyifli olacak.. nasıl olsa birazdan karım ve kızım, her yaktığım sigaraya laf edecekler...bir kaç derin nefes çekiyorum... hep Light içecek değilim ya!...

Zeki'nin doğum günü... akşam bulamayabilirim şimdi arasam iyi olacak... telefona uzanıyorum... birden yer ayağımın altından kayıyor... korkunç bir terleme...elim nabzıma gidiyor... alamıyorum... carotis ten saymaya çalışıyorum 30/dak... tansiyonum giderek düsüyor.. odamdaki divana uzanıp ayaklarımı havaya kaldırıyorum... cebimden Yüksel'i arıyorum... "Yüksel! odamdayım ,tansiyonum düstü.. MI gibi sanki.. acildeysen geliim oraya".. Gel dese gidebilecek mişim gibi sanki.. "Abi uzan, kımıldama.. ben geliyorum" diyor..

Herhalde en fazla 2 dakika sürüyor, bir sedyeyle gelip beni alması... kafamdan binlerce seyi aynı anda geçirmeyi becerebildiğim iki dakika... Oğlumla kızım artık büyüdüler, ben olmasam da annelerinin de yardımıyla sarsılmadan yürürler geleceğe.... ama kızımın düğününü göremeyecek miyim.?.. salı günü poliklinikte Tweety'li doktor amcayı bulamayan hastalarım ne yapar?... ne kadar daha mail gelmeye devam eder ekeskin adresime??? kahve sohbetlerinde eksikliğim hissedilir mi?? ve bir sürü şey..
Yüksel geliyor, suratıma bakıyor.. "MI di mi?" diye soruyorum.. "Ağrı var mı abi?" "Yok".. "Evet abi, galiba MI .. inferior'a benziyor" diyor.. Telefonla karımı arıyorum, yanındaki birini ver diyor.. Yüksel alçak sesle "abla Erbuğ abi MI geçiriyor gelin" diyor.. bilincim giderek bulanıyor.. direnmeye çalışıyorum.. en korktuğum şey ölümün karşısında aciz bir adam gibi görünmek.. "şövalye gibi karşılamalıyım" diyorum kendi kendime.. "o nedenle bilincim açık olmalı!"

Süratle kardiyolojiye gidiliyor.. EKG çekiliyor.. tanı kesinleşiyor, Inferior+Sağ MI + AV tam blok.. Artık sorumluluk, Mehmet ve Mesut'ta.. çok yakından tanışmıyoruz ama uzaktan uzağa sempatimiz var karşılıklı (ya da ben öyle sanıyorum) "anjio'yu hazırlayın!" diyor Mesut birilerine, asansörle yukarı çıkıyoruz, Mehmet telefonda Demirtaş'a bilgi verdikten sonra stent firmasını arıyor "elinde ne kadar stent varsa 15 dakikada buraya istiyorum" diyor. Adam "20 dakikada gelirim" diyor herhalde ki.. Mehmet bağırıyor "15 dakika" diyor.. "15 dedim sana!"..

Anjio odasındayız, her iki kolumdan birden serum gidiyor.. bilincim şimdi daha iyi.. eğer şu ana kadar bir zaafiyet göstermediysem bundan sonra daha rahat direnirim diye düşünüyorum. Anjio odasının kapısı açık dışarıda kızım ve karımla birlikte 15-20 meslektaşım var..Mehmet bir seferde femoralden, kalbe itiyor kateteri.. sağ damar %99 tıkalı..
Mehmet ve Mesut dehşet heyecanlı.. yüzlerinden okuyabiliyorum.. geciktikçe kalp adalesi zarar görecek ,ama hoca gelmeden işleme başlarlarda bir aksilik olursa, sorumlu olacaklar.. "ben size güveniyorum çocuklar, bir şey olursa da kendinizi sorumlu tutmayın" diyorum. Demirtaş'ın sıkıştığı trafikten önündeki arabaları iterek kurtulup, 10 dakikada hastaneye yetişip, stent takılırken orada olacağını o sırada henüz bilmeden, Mehmet tıkalı damarı genişletmeye başlıyor 12! 13! diye bağırdığını duyuyorum.. "balon basıncı herhalde... dehşetli artıyor göğüs ağrım" TAMAM !" diyor Mehmet söndürülüyor balon.. ikisi birden yüzüme bakıyorlar.. gözlerinde mutluluğu görüyorum..bıraksalar kalkıp gideceğim masadan ne ağrı.. ne bulantı.. sanki ben değilim son yarım saati yaşayan..
Aterom plağının yırtılmasıyla stent arasında geçen süre neredeyse yarım saat
15 senedir emek verdiğim, bazan gece de üç kere acil hastaya geldiğim fakültem.. tam gerektiği anda ve gerektiği yerde bana borcunu ödedi...

Şimdi taburcu oluyorum... Zor ama çok mutlu 5 gün geçirdim..
Bana olan desteklerinizi anlatmaya türkçem yetmiyor..
Sabaha kadar koridorda bekleyen dostlarım... kapıdan gizlice bakıp ağlayan hemşireler, sekreterler... uçaklar kalkmazken İstanbuldan gelmeyi becerebilen arkadaşlarım.. Türkiyenin heryerinden, ama heryerinden durmaksızın arayan öğrencilerim..

İyiki hepiniz varsınız..

Dönüşümde gerçekten "YENİDEN ve SIFIRDAN" başlayacağım artık..